
Daha Önceleri insanlar, beden dilini veya kendi aralarında, çeşitli anlamlar yükledikleri sesler ve ilkel sözcüklerle iletişim kurabiliyorlardı. Bugün, birbirinden farklı yapıya sahip onlarca dil ve bunu kullanan ortak kültürlere sahip onlarca halk bulunmaktadır. Her bir halk, ortak bir dile sahip olurken, anlamlar yükledikleri, nesneler, objeler, günler, durumlar, haller olabilmektedir. Halkların, grupların, kişilerin anlamlar yükledikleri unsurlar, aynı zamanda gösterge olarak ta kullanılmaktadır. Bu farklılıklar beden dilinde de bulunmaktadır. İnsanlar, bunları kullanarak birbirlerini, çevrelerini anlayabiliyor ve birbirlerine düşüncelerini, fikirlerini, isteklerini iletebiliyorlar. Bugün insanların kültürel yapısı, yaşadığı coğrafik alan, aldığı eğitim, aile eğitimi, kendini yapılandırma ve eğitme biçimi, birbirleriyle kurduğu karşılıklı iletişimi oldukça güçleştirmiştir. Ekonomik sistemlerin gelişmesi, toplumsal yapılanmada olan farklılıklar da zor olan duruma eklenmiştir.
Bugün, doğru iletişim kavramı öne çıkmaya başlamıştır. Buradaki doğruluk, insanların birbirlerini anlayabildikleri temel noktalar veya durumlar dışında, yukarıda sözü edilen yetişme, kültür, eğitim farklılıklarıyla birlikte gelen algı biçimi yani frekans unsuru kastedilmektedir. Artık karşılıklı anlaşılmanın olabilmesi için kullanılan bütün materyallerle birlikte, doğru frekansları da yakalayabilmek gerekmektedir. Buna göre, tek bir kültüre mensup olan halklar arasında bile, kendilerine özgü anlamlar yükledikleri tanımlamalar, objeler, nesnelerle konuşan gruplar bulunmaktadır. Günümüzde herkesin tek bir anlam yüklediği unsurlara, farklı anlamlar da yükleyen, ilişkilendiren bireyler bulunmaktadır. Bu yüzden doğru frekans, doğru iletişim anlamına gelmektedir.
Yorumlar