
Yoksa bir ürün veya hizmetin üretiminden tüketicinin eline geçene kadar ki süreçte ve tüketicinin ürün veya hizmeti kullanma zamanlarında, firmanın tüketiciye verdiği hizmetlerde, baştan sona kadar izlediği politika, diğer bir değişle, yeni bir anlayış getirerek mi markalaşma yoluna gitmelidir? Elbette günümüzde en doğru anlayış bu olmaktadır. Tüketici, kullandığı ürün ve hizmetle ilgili yeni bir anlayışa sahip olmalı ve yaşamına yeni bir anlayışı kattığını düşünmelidir. Bugün, bunların yapılmadığı bir pazarlama anlayışı hiçbir yere ulaşamamaktadır. Ürünün, hizmetin bileşenlerinin kalitesi, üstün teknolojinin kullanımıyla yapılan üretim, bununla birlikte, satış sonrası hizmet kalitesi, hızı, özeni, müşteriyle ilişkisi bir ürünü marka haline getirmektedir. Bu aynı zamanda, tüketicinin ürünü kendi yaşamının bir parçası haline de getirmektedir. Bugün artık ihtiyaçların karşılanması yeterli olmamaktadır. Karşılanan ihtiyacın, kullanım esnasında karşılaşacağı sorunlarla birlikte gelen yeni ihtiyaçların karşılanması önemlidir.
Buna en yakın örneği Silverline markası vermektedir. Ülkemizde Silverline markası, bu tip bir yolu izleyerek markalaşmayı başarmıştır. Eğer üretim kalitesini, teknolojisini, yeni bir anlayışla birlikte tüketicilerine sunmasaydı. Belki adını hiçbir zaman bilemeyecektik. Fakat izlediği bu politika ile Silverline, ankastre ürünleri alanında, bugün büyük bir Pazar payına sahip olmuştur. Sadece Türkiye Pazarını değil, dış ülkelerin birçoğunun pazarlarına da açılan marka, gittikçe markasını öne taşımaya devam etmektedir. Bunu başarabilmesinin en önemli nedenlerinden biri de ürünlerini, hizmetleriyle bütünleştirdiği yeni bir anlayışı tüketicilerine sunabilmesidir.
Yorumlar