
Filmin çekim alanları, hedef kitlenin beğendiği, oralarda olmaktan mutlu olabilecekleri, özlemlerinde olan yerler arasından seçilmektedir. Bununla birlikte aynı seçim kriterleri, kullanılan oyuncular için de geçerlidir. Hedef kitlenin en sevdiği, onun gibi olmak istediği, onun gibi giyinmek istediği, onun tarafından beğenilebilecek unsurlarla belirleniyor. Gene hedef kitlenin bilgi birikimi, bilinç düzeyi, statüsüne bağlı olarak, yukarıda da araştırılıp tespit edilmiş, sosyal çevreleri, onların müzik seçimleri, yaşama bakış açıları bağlamında, onların sevebileceği, akıllarında kalabilecek müzik seçilmekte veya üretilmektedir. Bütün bu süreçler yani slogan, müzik, oyuncu, çekim alanı, kullanılan malzemeler v.b. unsurların hepsi, birbiriyle ilişkili ve bütünün parçalarından oluşmaktadır. Bu bütün, ilk etapta, hedef kitlenin özellikleri gibi görünmektedir. Fakat kampanya hazırlanırken, yani reklam filminin tasarlanması aşamasında, ortaya çıkmış olan bu bütünün her bir parçası, firmayla, markasıyla, üretmiş olduğu ürün veya hizmetleriyle, onun özellikleriyle ilişkilendirilir.
Bu noktada kullanılan renkler, müzikler, sloganlar, yüzler, oyuncuların giyimleri, filmde göründükleri yerlerde bulunan eşya, araç-gereç aynı hedefe vurgu yapar. Yani marka, ürün veya hizmet, hedef kitlenin bir parçası, onların istedikleri, arzuladıklarıymış gibi aktarılır. Burada önemli olan bir nokta da filmin süresinin sadece hedef kitlesine bağlı olmadığıdır. Firmanın bu filme ayırdığı bütçe de önemli bir rol oynar. Tasarımcılar, yönetmenler, reklam metin yazarları, filmin süresini belirlerken, buna göre strateji çizer. Ama bütçe ne kadar yüksek olursa olsun, hedef kitlesini sıkacak kadar uzun bir filmi tercih etmezler. Bir reklam filminde, her mimik hareketi, oyuncunun üzerindeki her unsur, saç biçiminden ayakkabısına kadar kare kare bilinçli olarak kullanılmakta ve bir şeylerle ilişkilendirilmektedir.
Son zamanlarda, pazarlarda rekabetin kızışmaya başlaması, ürün ve hizmetlerin gittikçe çeşitlenmesi, tüketicilerin bilinçlenmesiyle, pazarlama ve reklam anlayışı, marka haline gelebilmek için, tüketiciler ile ürün, hizmet, marka arasında duygusal bağları oluşturmaya özen göstermeye başlamıştır. Bunlar, sevinç, huzur, rahat yaşamın verdiği ego, beğenilme, kabul görme, aşk, cinsellik, güç, iktidar v.b. olmaktadır. Bunlar marka, ürün, hizmete yüklenerek sunulmaktadır.
Yorumlar