Starbucks, logosunun yenilenmiş son halini açıkladı. Starbucks CEO\'su Howar Schultz, bu yeni logo ile kahve devinin \'\'Kahvenin Ötesinde Düşündürme\'\' yi işaret ettiğini söyledi.
Groupon, İngiltere\'de yayınlanan üç reklamının müşterilerini yanıltması üzerine hatalarını telafi etmek üzere çalışmalarına başladı.
Ünl
Sabah gazetesi yazarlarından Süleyman Yaşar\'ın dünkü yazısı dikkatimi çekti. “2011\'de gazete satışları ne olacak?” başlıklı yazısında, dünyada yazılı basının bittiğine dair, ayrıca teknolojinin medyayı yeniden düzenleyeceğine dair ileri sürülen iddialara cevap olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki gazetelerin satış oranlarını vererek, ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını anlatmaya çalışmış. Bu amaçla OECD\'nin araştırma sonuçlarından da yararlanmış. Yazarın iddiasına göre, yazılı basın, teknolojiyle birlikte yeni kanallara sahip olacak. Bu sayede yüksek bir okur sayısı elde edilecek. İnsanlar, gazete yazılarına, web ve interaktif tablet uygulamalarından erişebilecekler. Peki, gazete okurları bu kanallardan erişmeye başlarsa, reklam verenler açısından gazete reklam mecrasının önemi ortadan kalkar mı? sorusu aklıma takıldı. Çünkü markalar, zaten interaktif mecraların her çeşidini, her biçimini etkin olarak kullanıyorlar. Yazılı basın reklam mecrası, basılı olmasından ve okur-gazete ilişkisinin o kendine has özelliklerinden dolayı, şu an markalar için farklı bir mecra durumunda.
Bir
Adıyaman ilinde, bir firma tarafından kiralanan billboard reklamı, yoldan geçenlerin dikkatini çekiyor. Billboard'un yanına yaklaşıp inceliyorlar. Ama inceledikleri reklamı veren firmanın tasarımı değil, billboard'ta ticari bir firmaya ait reklamın üzerine, yılbaşında aşk acısı çeken birinin el yazısıyla yapıştırdığı notu inceliyorlar. Billboard'un üzerine yapıştırılan not, meleğime… Başlığını taşıyor, ayrılığın ağır geldiğini yazan şahıs, sevdiğinin yokluğundan kaynaklı yaşadığı acıyı anlatan diğer ifadelerden sonra “beni sensiz bırakmaya hakkın var mı” ifadesiyle de yazısını bitirmiş. Acısını, farklı bir yöntemle billboard'a taşıyan şahısın yazısı, herkesin ilgi odağı oldu. İnsanlar, billboard'la ilgileniyor ve şahsın yazısını gülümseyerek okuyorlar.
Pazarlama konferansında konuşma yapan TOFAŞ Uluslararası İş Geliştirme Müdürü Özgür Özel, insanların, seçenekler arasından birini satın almaya karar vermelerinin, yaşamlarındaki önemli süreçlerden birini oluşturduğunu, insanların bu kararlarını yönlendirebilmek için, reklam ve pazarlama kampanyalarına, markaların milyonlarca Euro yatırdıklarını söyledi. İnsan psikolojisinin doğru noktalarına temas etmenin, bu noktada öneminden de bahseden özel, bireysel ikna yöntemlerinin kurumlara yansıtılabileceği iddiasını ileri sürerek, Pazarlamanın ikna silahlarının 6 maddesinin altını çizdi. Vaat edilenlerin sürekliliğinin olması, müşterinin diğer müşteriyi ikna edebileceği yönteminin kullanılması, satışı yapılanın kişiselleştirilmesi, müşteriyi memnun etmek adına, ne kadar verilirse o kadar alınabileceği düşüncesinin olması, müşteriyle temas halindeyken otoritelerden yardım alınması ve kendini sevdirme gibi unsurların, insanları ikna etme noktasında başarı sağlayabileceğinden söz etti.
Rady
Marka konferansı 16-17 aralık tarihleri arasında İstanbul Swissotel the Bosphorus'ta yapıldı. Konferansa 1200 kişi katıldı. Katılımcıların büyük çoğunluğu pazarlama ve marka yöneticilerinden oluşuyordu. Elektronik Haber Ajansı'nın haberine göre, gelecekteki marka dünyasını bilgi ve deneyimleriyle şekillendirmeyi amaçlayan konferansta, girişimciler başarı hikâyelerini paylaştılar. Dünyada işlerin yapılma biçimleri, marka yönetimleri aktarıldı. Konferansta ki konuşmacılardan bir olan Ayşegül Yürekli Şengör; uzun zamanlar boyunca sürekli değişen şartlara dayanabildikçe markaların güven verdiğini, farklı özelliklerini tüketiciye sevdirebildikçe ve temel anlamda ki ilk vaatlerini koruyabildikçe, markaların güçlenerek büyümeye, varlığını korumaya devam ettiklerini söyledi.
Yeni
Pazarlamada başarı, sadece doğru bir fikri bulmak ve onu doğru bir şekilde planlamakla ilgilidir. Eğer doğru bir fikriniz varsa, onu planlarken doğru güzergahları takip ediyorsanız, hiçbir şey size engel olamaz. Fikri bulmak, ilk çalışma merkezini kurmak, ilk etapta yeterli gelebilir ama asıl iş bundan sonra başlar. Pazarlamada en doğru adımlar bazen, insana çok küçük veya sınırlı gelebilir ama bunun bir önemi yok. Önemli olan, atılan o küçük adımların doğru olması. Küçük adımlar, alınan riskin büyüklüğüne bağlı olarak bazen insanı korkutabiliyor. Riskin büyüklüğü, atılan minik adımlarla karşılaştırılınca, umutsuzluk veya “acaba yanlış mı yapıyoruz” düşüncesini getirebilir. İnsanlar genellikle, büyük bir risk aldıklarında, geliştirilen fikir doğrultusunda atılan adımların da büyük olmasını mantıklı buluyorlar. Halbuki yapılan pazarlama faaliyetlerinin ne kadar büyük olduğu önemli değildir. Hiç tahmin edemeyeceğiniz bir işlem sizi en tepeye götüren önemli bir yol olabilir. Burada önemli olan insanın önce kendine inanmasıdır. Kişi yapabileceğine, başarabileceğine inanmalıdır. Bu inanç, yapacağı işin ihtiyaç duyacağı enerjiyi sağlayacaktır.
Günümüzde sinema ve televizyon öyle bir hale geldi ki sanatsal film veya önemli bir konusu olan filmleri izlemek neredeyse imkansız hale geldi. Çünkü gösteri dünyası, pazara endeksli olarak çalışmaya başladı. Tabi bu şekilde ifade edince, sanki eskiden pazara endeksli değilmiş gibi bir sonuç ortaya çıkabilir. Elbette Pazar o zaman da önemliydi. Ne kadar para kazandıkları, kazanacakları hesaplanıyordu. Yine de eskiden, filmlerin önemli bir konusu olurdu. Filmler bir şeyler anlatırdı. Küçük bir yaşantı biçimi, düşünce biçimi, deneyimlerle elde edilmiş bir sonuç, çeşitli insan gruplarının yaşamları, aşkları, çalışmaları, mücadeleleri, yaşamlarında karşılaştıkları durumlar işlenirdi. İnsanlar filmleri izlediklerinde, hem keyif alırlardı hem de bir şeyler öğrenirlerdi. Bakış açıları genişlerdi. Filmler, yaşamsal sorunları, bireyleri, kurumları anlatırdı, daha doğrusu insana dair yeni bir şeyler aktarırdı. Şimdiki sinema ve dizi filmlere baktığımızda ise, hepsi olmasa bile, bu durumun çoktan geride kaldığı görülüyor. Dizi filmler, izlenip reytingleri artsın, reklam veren firmalar diziyi mecra olarak görsün, para yatırsın diye çekiliyorlar. Televizyondaki dizi filmler, bazı sinema filmleri, sırf bu amaç çerçevesinde kurgulanıyor. İnsanların dikkatini çekebilmek için olmadık konular, sanki normalmiş gibi işleniyor.