Techpanel

Özellikle gazetelerde, az da olsa rastlamaya başladığımız bu yazı türü, yeni reklam mecrası olarak karşımıza çıkıyor. Sevdiğiniz veya merak ettiğiniz bir gazete yazarının yazısını okumaya başlıyorsunuz. Yazar, bir deneyimini, gözlemini veya bir tespitini anlatmaya başlıyor gibi yazısına başlamıştır. Yazarın akıcı bir dili, birbirinden ilginç deneyimleri, tespitleri, yüksek bir algılama gücü olmasa, onu okumazdınız. Yine aynı akıcılık, aynı merak uyandırıcı yazım stiliyle yazısını yazmaya başlıyor. Siz de aynı merak ve ilgiyle yazıyı okumaya başlıyorsunuz. Yazar, herhangi bir ürün veya hizmetle ilgili bir konu anlatıyor ve konunun içine, ürün, hizmet, marka isimlerini açıkça yerleştiriyor. Kimi yazarlar bu tip yazılarını yazdıktan sonra, altlarına “advertorial reklam” ibaresini kullanarak, bunun reklam yazısı olduğunu okurlarına gösteriyor. Ama kimi yazarlar bunu da yazmayabiliyorlar. Bu tip yazılar, bilinçli olarak kaleme alınıyor. Markalar, özellikle okurların yoğunlaşmış ilgisini ürünlerine çekebilmek için, para karşılığında gazeteyle anlaşıyor ve bu tip yazıların yazılmasını sağlıyorlar.


Tüketicilerin en sevdiği televizyon reklam filmlerini hazırlayan Türkcell ve Vodafone markaları, 25 Aralık 2010 tarihi itibariyle, ipad için, internet paketlerini satışa çıkaracaklarını açıklamışlar. Bu, her iki markanın yeni bir rekabet ortamına girecekleri anlamına geliyor. Tabi bu rekabet bize, yeni reklam filmlerini izleme keyfini yaşatacak. Geçtiğimiz günlerde bir kuruluş, en çok bilinen marka araştırmalarını sonuçlandırmıştı. Araştırma sonuçlarına göre, en çok bilinen marka reklamları arasında, Türkcell ve Vodafone ilk sıralarda yer alıyor. Türkcell\'in Selocan\'ı, Vodafone\'nin Şafak Sezer\'li reklamları, çok seviliyor, bu yüzden hatırlanıyor. Her iki marka, uzun zamandır, televizyon ekranlarından izleyicilerine keyifli anlar yaşatırken, bir yandan bilinirliklerini arttırarak markalaşma yolundaki adımlarını sağlamlaştırıyorlar. Geçtiğimiz senelerde, özellikle Türkcell\'in Selocan karakteriyle ürettiği dizi reklam serisinin her biri başladığında, insanlar ekranlara kilitleniyordu. Normalde reklamlar başladığında, izlememek için zap yapanlar, bu serinin her birini zevkle izliyordu.


Bundan kısa bir süre önce Reklam Özdenetim Kurulu(RÖK) tarafından “Kaçan Kurtuluyor” sloganı kullanan reklamı nedeniyle uyarı alan Vodafone şirketi, ikinci bir engele daha takıldı. Şirketin numara taşımanın 2. Yılı için yaptığı reklamlar Sanayi Bakanlığı\'na bağlı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü tarafından yayın yasağı ile cezalandırıldı. RÖK\'ün pazarlama iletişiminin yasal, ahlaki, dürüst ve doğru olması ilkesi ile, yine pazarlama iletişiminin diğer firmaları aşağılayarak veya alay konusu yaparak diğer firmaları kamuoyu önünde küçük düşürmemesi ilkelerini ihlal ettiği nedeniyle uyarı alan Vodafone şirketi, bu kararın ardından yaptığı açıklamada gerekli değişikliklerin yapılarak reklamın yayınına devam edileceğini ifade etmişti. Bu olayın üzerinden kısa bir süre geçmeden, 4077 sayılı Tüketici Hakkının Korunması Hakkında Kanunun 16. Maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü tarafından Vodafone şirketine idari para cezası ve söz konusu reklamın durdurulması cezası verildi.


Son söz müşterinindir. Aslında bu, her mecra için geçerli bir durumdur, daha doğrusu markalaşma yolunda ilerleyen veya daha fazla pazar payına sahip olmak isteyen firmaların, dikkat ettiği süreçtir. Günümüzde pazarlama iletişim stratejileri, tüketici odaklı olarak oluşturuluyor. Bu şu anlama geliyor, müşterinin istekleri, arzuları, beklentileri çerçevesinde her şey hesaplanıyor ve buna göre stratejiler üretiliyor. Dolayısıyla oluşturulan stratejiler çerçevesinde yapılan reklam kampanyaları, elde edilen veriler kullanılarak hazırlanıyor. Müşterilerin sahip olmayı arzu ettikleri ürünlere sahip olmanın koşulları, kolaylıkları anlatılıyor. Ama bu durum bütün reklam filmleri için geçerli değildir. Hala bazı filmler, bu anlamda çok doğru mesajlar içermiyor. Şu bir geçek ki günümüzde televizyon mecrası, reklam ajansları tarafından oldukça başarılı bir şekilde kullanılıyor. Birbirinden etkileyici reklam filmlerini izleyebiliyoruz. Bazılarında toplumun en sevdiği oyuncu olduğunu bildiğimiz isimler, anlamlı renkler, dikkat çekici ifadeler, insanı kendine çeken vaatler kullanılabiliyor. Toyota, Türkcell, Vodafone filmleri başarılı filmlerden birkaç tanesi sadece.


Her gün, yeni gelişmelerin yaşandığı dijital ortamlar, televizyon ve açık hava mecraları, uzun bir süredir radyo reklam mecrasını gölgede bırakıyor. Markalar, tüketiciye ulaşabilmek için en yeni teknolojileri takip ediyor, en yaratıcı çalışmalarını bu ortamlar üzerinde hazırlıyorlar. Ama görülen o ki radyo reklam mecrası da kendini yavaş yavaş yenilemeye başladı. Herkesin bildiği gibi, bu kitle iletişim aracında reklamın türleri, spot, sözlü veya sözsüz cıngıl, karşılıklı diyaloglardan oluşan öyküler, sponsorluk şeklinde tasarlanan çalışmalardan oluşuyor. Temel anlamda, bu mecraya ilişkin yapılan tasarım türlerinde bir değişiklik yok. Fakat tasarımlarda kullanılan ifadeler, eskisinden daha yaratıcı olmaya başladı. Daha dikkat çekici sloganlar üretiliyor ve eğlenceli bir şekilde, türüne bağlı olarak kullanılıyor. Yapılan tasarımlar için seçilen müzikler de özenle seçiliyor. Normalde tüketiciler, gündelik uğraşlarını sürdürürlerken radyolarını açık tutuyorlar. Özellikle müzik yayınlarını dinlerken, uğraşlarına yoğunlaşabiliyor, arka fondan gelen müzik onlara engel olmuyor.


Radyo reklamları da aynı diğer mecralarda olduğu gibi planlanarak hazırlanıyor. Markaların bağlı oldukları ajanslar, marka, ürün, hizmet reklamlarını tasarlamadan önce hedef kitle analizi yapıyorlar. Daha sonra, hedef kitlenin en çok dinlediği radyo istasyonlarını tespit ediyorlar. Seçilen radyo istasyonlarının en çok dinlendiği saatleri ve programları bularak, aralarda verilen reklam kuşaklarında yayınlanmasını sağlıyorlar. Radyo reklamları için planlama yapan ajanslar, bu noktada yayın türü, program yapısı ve sponsorlukları inceleyerek, tespit edilmiş olan her istasyon için ayrı ayrı planlama yapıyorlar. Satın alma konusunda da markalara yardımcı oluyor ve medya satın alma güçlerini kullanarak, en uygun bütçenin çıkmasını sağlıyorlar. Kimi ajanslar, radyo takip hizmetleri sunan firmalarla anlaşmalar yaparak, tasarladıkları ve yayınlanmasını istedikleri reklamların takip edilmesini sağlıyorlar.


VATAN Gazetesi Londra temsilcisi Jan Devletoğlu, dış haberler şefi Uğur Kocabaş'ın Apple ürünlerinden olan iPhone 4 telefonunu bana getir demesi üzerine, telefonu almak için verdiği mücadeleyi kaleme aldı. Yazı yayınlandıktan sonra, Akşam Gazetesi yazarlarından Oray Eğin, Jan Devletoğlu'nun bu yazısının Apple reklamı olduğunu iddia ederek, o da bunu kaleme aldı. Jan Devletoğlu'nun telefon macerasını anlattığı yazısında, iPhone 4'ü satın almak için günlerce Oxford Street mağazasının önünde kuyruğa girdiğini, ancak yirmi gün sonra, ilgili telefonu satın alabildiğini anlatmış. Yazısında bu yirmi gün boyunca yaşadıklarını, mağaza yetkileriyle yaptığı görüşmeleri aktararak bu telefonun yok sattığını da eklemiş.

Ara: 4447556,RKLMBeni Ara