Techpanel

Reklam anlayışı, geçmişten günümüzde aynı şekilde veya tek bir doğru üzerinden gelişerek bugünkü duruma gelmemiştir. Her dönem, kendine özgü reklam anlayışına sahip olmuştur. Reklam anlayışı, dört dönem için, dört anlayışa sahip olarak görülmektedir. Bunlardan birincisi, ürün veya üretim anlayışıdır. Bu dönemde üreticiler, ürettikleri her şeyi satabileceğini düşünerek hareket etmekteydi ve gerçekten de ürünlerin satışında sorun yaşanmamakta, ürünler satılmaktaydı. Üstelik bu dönemde üreticiler, herhangi bir tanıtım yapmak durumunda kalmıyorlardı. Üreticiler ürünlerini istedikleri yerlerde, istedikleri koşullarda, kendi istedikleri zamanlarda satıyorlardı.


Komşu olduğumuz ülkeler ile ticaret kapasitelerini geliştiren ve ihracatlarını arttıran Türk firmaları, Rusya, Ukrayna, Mısır, Suriye, İran, Cezayir ve Irak gibi ülkede reklam veriyor. Gazete ve billboard ağırlıklı olmak üzere reklamlar birçok farklı mecrada yayınlanıyor. Bunun yanında Türk firmaların verdiği TV reklamlarında da artış gözlendi. Yurtdışında gerçekleşen fuarlarda başlayan bu reklam kampanyaları dergi reklamlarına kadar devam ediyor.


Kurumsal reklam ajansları, temelde diğerlerinden hiçbir farklılık göstermemektedir. Bunlar da ürün ve hizmet tanıtım kampanyalarını hazırlamaktadırlar. Ama kurumsal tanıtım üzerine daha çok uzmanlaşmışlardır. Hem ajansın bu konudaki deneyimleri daha fazla artmış hem de kurum ve toplum ilişkilerini, karşılıklı etkileşimlerini daha iyi analiz etme fırsatını yakalamışlardır. Kurumsal ajanslar, firmaların bu noktalardaki taleplerini, daha sağlıklı bir şekilde karşılamaktadırlar. Bunların yaptıkları kurumsal tanıtım çeşitleri ise şöyledir; imaj, şemsiye, yatırımcı ve mali ilişkiler, kamu hizmeti, sosyal sorumluluk, düzeltici, karşı rakip, savunma amacıyla yapılan tanıtımlardır. Kurumsal reklam ajansları, bu noktada, her birinin nasıl tasarlanması gerektiğini, nelere ihtiyaç duyduklarını bilmekte ve ona göre kendi yapılanmalarını oluşturmuşlardır. Kurumsal ajanslar, firmaların bu çeşit tasarımların, hangi unsurların nasıl sunulması gerektiğini de bilmektedirler.


Hem pazarlamanın hem de reklamın amacı, müşteri çekmek veya tüketicinin ilgilenmesini sağlamaktır. Bu ise, geçmiş yıllardan günümüze kadar gelen tartışma konularından bir tanesidir. Bu konunun, her zaman güncel olmasının tek nedeni de, ekonomik sektörlerin ilerlemesi sonucu, toplumun sürekli değişmesi, yeni yapılanmalara sahip olmasıdır. Bununla birlikte toplum bireylerinin diğer bir değişle tüketicilerin veya müşterilerin isteklerinin, arzularının, beklentilerinin, beğenilerinin de bu değişimleri takip ederek, her geçen gün farklılık göstermesi olmaktadır. Durum böyle olunca, hem pazarlamanın hem de reklamın sürekli tüketicilerin veya müşterilerin durumu analiz etmeleri gereğini ortaya çıkarmaktadır. Günümüzde, tüketici analizleri bilimsel tekniklerle yapılırken, hem onlardan hem de bugüne kadar olagelen, ünlü pazarlamacıların veya reklamcıların deneyimlerinden çeşitli sonuçlar çıkmaktadır. Buna göre müşteri nasıl çekilir konusu, pek çok yönden aydınlatılmış olmakla birlikte, hala değişime devam eden toplum ve bireylerinin gözlemlenmeye ve her seferinden yeniden analiz edilmeye ihtiyaçları vardır. Ama genel anlamda yapılması gereken önemli konular buna rağmen bulunmaktadır.


Kurumsal reklamcılık, kuruluşların kendileri hakkında topluma bilgi verdikleri, saygınlık duyuruları, yönetim kutlamaları, kuruluşun sponsorlukları, yardımları, ödülleri, teşekkürleri, duyarlılıkları, kuruluşun çevrecilik konusundaki düşünceleri, işsizlik konusunda yaptığı çalışmalar v.b. toplumun kuruluş hakkındaki düşünce ve tutumlarını, olumlu yöne çekmek amacıyla yapılan reklamlardır. Kuruluşlar bazen ürün veya hizmet reklamlarında, kurumun imajıyla ilgili bilgiler de verebilmektedir. Bu da, karma reklam anlamına gelmektedir. Karma reklamlar genellikle, kurumun karşılaştığı bazı durumlara karşı, kendini savunmak için veya herhangi bir sorun ile ilgili olarak açıklama yapmak için kullanılmaktadır. Aynı zamanda firmalar, karma reklamda, herhangi bir ürünün reklamını yaparken, firmanın ne olduğunu göstermeye de çalışabilmektedir. Kurumsal reklamcılık, kurumun vizyonunu ve misyonunu halka taşıdığı reklamlardır. Ekoloji, teknoloji, kurumsal veya sosyal sorumluluk, farklılık, verimlilik, büyük yatırımlar, tüketiciyi koruma gibi konular çerçevesinde, firmaların durdukları yeri topluma aktarır.


Pazarlarda birbirinden farklı yapısı ve faaliyetleri olan, genel anlamda üç çeşit firma tipi bulunmaktadır. Bunlar, üretici firmalar, aracı firmalar ve hizmet işletmesi türünde olanlardır. Reklam verenler açısından reklamlar da bu ayrımlara tabi olmaktadır. Yani üretici reklamı, aracı reklamı veya hizmet işletmesi reklamı olmak üzere. Böyle bir ayırımda, ürünleri üreten firmaların kendileri reklamı yapanlar olmaktadır. Örneğin, HP, Siemens, Sony v.b. firmaların reklamları bunlara örnek teşkil etmektedir. Aracı reklamı yapan firmalar ise, genellikle ürünlerin üreticisi olmayıp tüketicilerle üretici firma arasında aracılık yapan, yani üreticinin ürünlerini, tüketicilere ulaştıran firma olmaktadır. Hizmet firmaları ise, daha çok hizmet sektöründe faaliyet gösteren firmalar olmaktadır. Örneğin; bankaların hepsi, turizm firmaları, uçak firmaları, lokantalar, oteller gibi. Bunlar da hizmet reklamı yapmaktadırlar. Bu tip ayırımlar, reklam tasarımlarını etkilemekte ve reklam veren firmaya göre tasarlanmasını sağlarken, reklamın mesajlarını da belirlemektedir.


Bilindiği gibi reklam, tüketicilerin satın alma kararlarını etkilemekte ve diğer tutundurma faaliyetlerine destek vermektedir. Reklam, tüketicilerin satın alma kararını vermelerini iki şekilde etkilemektedir. Kısa süreli veya uzun süreli, sürekli satın alma durumunu yaratma amacı taşımaktadır. Eğer reklam, uzun vadede satın alma kararını etkileme amacı taşımaktaysa, tüketicilerle iletiştim kurduğunda, uzun vadeli ikna yöntemi kullanmaktadır. Böyle bir amaç için, firmanın kurumsal markasını oluşturmaya çalışarak, imaj reklamları ve kurumsal reklamları tasarlar ve onlara sunar. Tüketicilerin marka ile aralarında duygusal bağların oluşmasını sağlar. Tüketicilerin, marka, ürün ve hizmete yönelik sempati ve güven duygularını oluşturmalarını sağlar. Tüketicilerin, satın alma kararını vermeleri bu noktada çok acil değildir. Zamanla ve daha sağlam zeminlerle markaya bağlamaya çalışarak, ileriki süreçlerde satın alma kararlarının sürekliliğini sağlar. Yani burada reklam satın alma kararından önce, aslında markalaşma yoluna katkı sunmaktadır. Reklam verenin markalaşma yolunda ilerleme kat etmesi, zaten tüketicilerin satın alma kararlarıyla ilgili olmaktadır.


Firma, kurum, kuruluşların reklam planlaması yaparken, dikkat etmeleri gereken hususlar oldukça önemlidir. Öncelikle reklam planlaması, pazarlamanın planlamalarına oldukça benzerdir. Pazarlama planlarında tutundurma faaliyetleri bulunmaktadır, bu aynı zamanda reklamın da vazgeçilmesi olmaktadır. Bu özelliğin dışında, reklam planlaması, firmanın amacına göre oluşturulmaktadır. Firmalar, reklam ile neleri amaçlamaktadır? Firmalar genellikle; Satışların arttırılması, satışların ani olarak gerçekleşmesi, kurumsal imaj oluşturulması, tüketicilerin satın alma kararlarını hatırlatması, rakiplerle mücadele edilmesi, satışa engel durumların düzeltilmesi, kurum veya marka kimliğine ait unsurların görülünce anlaşılması veya bilinmesi v.b. pek çok amaç taşımaktadır. Reklam veren firma, önce reklamın amacını tespit etmelidir. Bundan sonraki aşamada yapılması gereken, reklama ne kadar bütçe ayrılacağının belirlenmesidir. Yani reklam veren firma, bundan sonra, reklam bütçesini planlayacaktır. Daha sonra, reklam kampanyasının stratejik planlaması için, kendine bir reklam ajansı seçmelidir. Daha sonraki bütün işlemler, reklam ajansıyla birlikte planlanacaktır. Gerçi günümüzde reklam ajansları buraya kadar olanları da, reklam veren firmalar için planlayabilmektedir.


1930 yılı reklamcılık sektörü için sıkıntılı bir dönem olarak gerçekleşti. 1946 yılı ise tanıtım araştırmalarının tekrar başladığı, AIDA VE DOGMAR modellerini içine alan, tüketici davranış modelleri üzerinde durulduğu yıl olmuştur. 1950 yılında, İlk araştırma çalışmalarının ve sonuçlarının gelişim gösterip sektör tarafından benimsenmesiyle, pek çok ajans kendi bölümleri arasına araştırma birimini de eklemiştir. Ama kimi reklam ajansları, bugünde olduğu gibi, araştırmaları, piyasada faaliyet gösteren ve aralarında anlaşmaların olduğu araştırma kuruluşlarını kullanarak yapmışlardır. 1960 yılında ise, bu sefer üretici firmalar (yani firmalar) Pazar araştırmaları ve tüketici davranışlarını araştırmak için, kendi bünyelerine bu tip araştırma birimlerini katmaya başladılar. Firmaların, bu birimleri kendi bünyelerine katması, ajanslarda bulunan birimlere olan ihtiyacı azaltmış ve onların araştırma birimlerini azaltmasını sağlamıştır. Bazı reklam ajansları da, kendi bünyelerinde bulunan araştırma birimlerini, ajanstan ayırarak, onları farklı bir şirket haline getirerek, bağımsız çalışmalarını sağlamışlardır. (Tungate, 2008)


Tüketici davranışlarının doğrusal modelleri üzerine yoğunlaşan pazarlama dünyası ve reklamcılar AIDA modelini de kapsam içine almışlardır. Bu modele göre, tüketicilerin davranışları tek bir aşama ile etki altına alınamaz. Bunun için birden fazla aşamanın takip edilmesi gerekmektedir. AIDA kelimesi de zaten, bu aşamaların baş harflerinden oluşturulmuş bir isim olmaktadır. Pazarlama ve reklamcılık alanlarında kullanılan modelin aşamaları, tüketicilerin üretimden haberdar olmasını sağlayan tanıtımlardan, ilgisinin uyandırılmasına, ürünü veya hizmeti satın alma isteğine ve satın alma eylemine dönüştürmesine kadar ki stratejiyi gösteriyor. İlk zamanlarda, pazarlamacılar tarafından benimsenen model, 1946 yılından sonra, reklam sektörü tarafından da dikkate alındı ve tüketicilerin etki altına alınarak, belirlenmiş davranışları göstermelerini sağlamak için kullanıldı. Tabi bu model halen devam etmekle beraber, ortaya çıktığı haliyle kalmadı. Onun üzerine daha farklı modeller de geliştirilerek kullanıldı. Tüketicilerin belirlenmiş davranışları göstermelerini sağlamak için geliştirilen AIDA modelinin aşamaları ise aşağıdaki gibidir;

Ara: 4447556,RKLMBeni Ara